Yavrular
Sorunu sor hemen cevaplansın.
yavrular teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- little ones
Örnek Cümle:
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
-Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.
- offspring
Örnek Cümle:
Rabbits have a lot of offspring.
-Tavşanların çok yavruları olur.
Örnek Cümle:
Parents can pass many diseases on to their offspring.
-Ebeveynler birçok hastalığı yavrularına geçirebilir.
- young
Örnek Cümle:
Some animals eat their young.
-Bazı hayvanlar yavrularını yerler.
Örnek Cümle:
Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
-Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- progeny
- yavru
- baby
Have you ever wondered why we don't often see baby pigeons?
-Neden sık sık yavru güvercinler görmediğimizi hiç merak ettiniz mi?
Baby animals are cute.
-Yavru hayvanlar sevimliler.
- yavru
- young
The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
-Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.
Kangaroos have a strange method of carrying their young.
-Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.
- yavru
- juvenile
- yavru
- cracker
- yavru
- poisoning
- yavru
- crumpet bird
- yavru
- (Arılık) brood
- yavru
- chick
- yavru
- babe
- yavru
- babunbaby
- yavru
- hatchlings
- yavru
- hatchling
- bir batında doğan yavrular
- litter
- bir kuluçkada çıkan yavrular
- brood
- yavru
- little one
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
-Ertesi sabah Beyaz Ördek, yavrularını arayarak göletin etrafında dolandı durdu; isimleriyle seslendi, aradı taradı ama onlara dair hiçbir ize rastlayamadı.
- yavru
- offspring
Parents can pass many diseases on to their offspring.
-Ebeveynler birçok hastalığı yavrularına geçirebilir.
Rabbits have many offspring.
-Tavşanların çok sayıda yavrusu var.
- yavru
- {i} youngster
- yavru
- infant or young animal that is not yet weaned
- yavru
- young animal
- yavru
- {i} cub
The tiger cub looked like a large kitten.
-Kaplan yavrusu büyük bir kedi yavrusu gibi görünüyordu.
She has no more than twelve cubs.
-O oniki yavrudan daha fazlasına sahip değil.
- yavru
- nestling
- yavru
- slang sexy, good-looking young woman
- yavru
- young animal: kedi yavrusu kitten. köpek yavrusu puppy, pup
- yavru
- young, young animal; child; chick, crumpet, bird, cracker, baby, babe
- yavru
- whelp
- yavru
- suckling
İlgili Terimler
yavrular teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
- Yavru
- yavrucak
- Yavru
- yavrucuk
- Yavru
- (Osmanlı Dönemi) KUVB
- yavru
- Yeni doğmuş hayvan veya insan. Çocuk, evlat: "O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi minimini yavru ağlıyor."- R. H. Karay
- yavru
- Bir şeyin küçüğü: "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur."- T. Buğra
- yavru
- Çocuk, evlât
- yavru
- Güzel, alımlı genç kız
- yavru
- Yeni doğmuş hayvan veya insan
- yavru
- Bir şeyin küçüğü
- yavru
- (Osmanlı Dönemi) ferh
İlgili Terimler
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.